Bir Harem Bestekarı Sadullah Ağa-Ziya Şakir

Harem, Osmanlı tarihinin en merak uyandıran gizemlerinden biridir. Genç ve güzel kadınların yaşam alanı olan harem her devirde merak edilmiştir. Ziya Şakir’in kalemin de belki de ilk defa gerçek anlamıyla bir aşka sahne oluyor.

Boğazda ki kayıklarda yapılan akşam sefaları ve o akşam sefasında söylenen şarkılar. Daha sonra saraya uzanan bir yaşam ve Padişahın gözdesi olan Mihriban’ a gönlünü kaptıracak kadar gözü kara olan Sadullah Ağa ‘nın hikayesi.

Kitaptan ayrıntılı olarak bahsedecek olursak;

Padişah III.Selim ‘in güzeller güzeli gözdesi Mihriban ile deniz de sandalla gezintiye çıkarlar. Bir süre sonra uzaklardan bir yerde davudi ve ilahi ses yükselir. O kadar içten söyler ki Padişah etkilenir bu sesten. Heyecanla Mihriban’a dönerek dinle der.

Kayıklar bir kayığın etrafında toplanmış derin bir sessizlik içinde bu şarkıyı dinliyorlardı. Daha sonra Padişah bu eşsiz sesi olan adamı huzurunu getirmeleri için hemen emir verir.

Adamlar bir telaşla hazırlanıp bu şarkı söyleyen adamı aramaya giderler. Kayıkta olan herkese sormaya başlarlar ama bu seferde herkes de korku başlar. Padişahın adamları hararetle neden ararlardı ki şarkı söyleyen bu adamı ?

Bostancı aBaşı sordukça adamlardan korkudan çıt çıkmıyordu. Tekrar o şarkı söyleyen kimse ortaya çıksın dediğinde Sadullah Ağa sessiz bir şekilde benim beyim der ve ortaya çıkar.

-Özür dilerim beyim bir kusur mu işledim. Şarkı söylememden rahatsız oldu ise Padişahımız tövbe bir daha azımı açmam der.

Ama Bostancı Başı daha da korkutarak Onu başta düşünecek hadi koyul önüme der ve Sadullah Ağa’yı saraya götürür.

Sadullah Ağa korkudan titrer bir şekilde sarayın yolunu tutar.Sonra padişahın huzuruna çıkarırlar . Padişah tekrar şarkı söylemesini ister. Bunu duyan Sadullah Ağa’nın korkusu bir nebze geçer ve söylemeye başlar.

O gül endam bir al şala bürünsün,yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün

Bir Harem Bestekarı Sadullah Ağa-Ziya Şakir

Padişah şarkıyı hayretle karşılamış ve kimin bestesi olduğunu sormuş. Sadullah Ağa acizane kulunuz besteledi efendim der.Ve Padişah bir kez daha şaşırır. Böyle bir yetenek bu şekilde harcanamaz der ve Ona seni çavuş yaptım der.

Sadullah Ağa saraya yerleşir ve musiki dersleri vermeye başlar. Ders verdiklerinin içinde Güzeller güzeli Padişah’ın gözdesi Mihriban’da vardır. Günlerce beraber çalışır meşk ederlermiş. Gel zaman git zaman Sadullah ağa Mihriban’a gönlünü kaptırır. Tabi aşkı karşılıksız kalmaz Mihriban’da ona derin bir aşk duymaktadır. Ama Sadullah Ağa bir yandan da Padişah’a ihanet etmek istemiyordu.

Ah benim canım,ah cananım,Mihriban’ım

Aman,aman.. Sen benimsin, sen benim.

Bir Harem Bestekarı Sadullah Ağa-Ziya Şakir

Ama ne yazık ki ikisi de içinde yanan bu ateşi döndürememişti. Ve bir gün ikisi arasındaki aşkı birisi çıkar ve Padişah’a söyler. Padişah Mihriban’ı zindana atarken Sadullah Ağanın kellesini uçurmalarını emreder.

Kitap sürpriz bir sonla bitiyor. Tarihi kitapları seviyorsanız 107 sayfalık bu kitabı rahatlıkla okuyup bu derin aşka yakından tanıklık edebilirsiniz.

Kitabı okuduysanız yorum bırakabilirsiniz?

Sevgiler 🧡

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın